Hollywood, devasa bütçelerin ve astronomik maaşların havada uçuştuğu bir yerdir. Özellikle de başarılı bir serinin devam filmi söz konusu olduğunda, yönetmenlere yapılan teklifler dudak uçuklatabilir. Ancak sinemanın yaşayan efsanelerinden Ridley Scott için, sanatsal bütünlük her zaman paradan önce gelir. Usta yönetmen, The Guardian’a verdiği samimi bir röportajda, sinema tarihinin en büyük “what if?” (ya olsaydı?) anlarından birini, yani Terminatör 3‘ü yönetmek için yapılan 20 milyon dolarlık teklifi nasıl reddettiğini anlattı.
“Bu Benim Olayım Değil”: Reddin Arkasındaki Sanatsal Duruş
Scott, bu kararıyla gurur duyduğunu belirterek söze başlıyor: “Bununla gurur duyuyorum. 20 milyon dolarlık bir teklifi geri çevirdim. Ben satın alınamam dostum.” Peki, bir yönetmeni böylesine devasa bir teklifi reddetmeye iten neydi? Scott’a göre cevap, serinin ruhuna duyduğu saygıda gizli.
Yönetmen, Terminatör serisini “saf bir çizgi roman” olarak tanımlıyor ve James Bond filmleri gibi “eğlenceli ve abartılı” (camp) bir öze sahip olduğunu belirtiyor. Kendi yönetmenlik içgüdüsünün ise, Alien (Yaratık) ve Blade Runner gibi filmlerinde görüldüğü gibi, her şeyi “gerçekçi” kılmaya yönelik olduğunu söylüyor. “Eğer ben çekseydim, onu gerçekçi yapmaya çalışırdım. İşte bu yüzden benden asla bir Bond filmi çekmemi istemediler, çünkü içine ederdim,” diyen Scott, kendi tarzının Terminatör’ün o sevilen bilim kurgu hissiyatını yok edeceğine inanıyordu. Bu, bir kibir değil, aksine bir yönetmenin hem kendi sınırlarını bilmesi hem de bir markanın mirasını koruma konusundaki takdire şayan hassasiyetiydi.
Gladyatör 2’nin Başarısı Onu Haklı Çıkardı mı?
Ridley Scott’ın bu prensipli duruşunun ne kadar doğru bir yatırım olduğu, geçtiğimiz yıl vizyona giren ve dünya çapında 454 milyon dolar hasılat yapan Gladyatör 2 ile kanıtlanmış oldu. Bu başarı, Scott’ın kendi tarzından ödün vermeden de gişe canavarları yaratabildiğini ve seyircinin onun bu tavizsiz vizyonuna karşılık verdiğini gösteriyor. Terminatör 3’ten gelen “kolay” parayı reddedip, yıllar sonra kendi yarattığı Gladyatör dünyasına dönmeyi seçmesi, onun para için değil, hikaye için film yaptığının en net kanıtı.
Ridley Scott’ın bu tarihi reddi, stüdyolara da net bir mesaj gönderiyor: Sanatsal standartlar satılık değildir. Sektörün sürekli evrildiği bu günlerde, bir ustanın bu duruşu, yaratıcı kontrolün ve bütünlüğün hala en büyük güç olduğunu hatırlatıyor.
