Marvel Sinematik Evreni‘nde bir rol kapmak, pek çok oyuncu için kariyerlerinin zirvesi anlamına gelir. Ancak o parıltılı, milyar dolarlık evrenin perde arkasında, yeşil ekranlar ve sonu gelmeyen çekim takvimleriyle dolu, giderek artan bir memnuniyetsizlik mi var? Son dönemde Alan Cumming ve Ray Winstone gibi usta aktörlerden gelen açıklamalar, MCU‘nun aşırı CGI (bilgisayar üretimli imgeleme) bağımlılığının ve yorucu üretim sürecinin, en çok güvendiği varlığı, yani oyuncuları, sistemden soğutmaya başladığına işaret ediyor.
“Kiminle Oynadığımı Bilmiyordum”: Aktörlerin Yalnızlığı
X-Men hayranlarının Nightcrawler olarak tanıdığı Alan Cumming, Avengers: Doomsday’deki çekim deneyimini, rol arkadaşlarından ve hatta hikayenin kendisinden tamamen kopuk bir süreç olarak tanımlıyor. Gold Derby’ye konuşan aktör, “Tüm filmi tek başıma, izolasyon içinde çektim. Bolca yeşil ekran, yüz değiştirme… Hatta karakterlere sahte isimler vermişlerdi. Zamanın yarısında kiminle oynadığımı bile bilmiyordum…” diyor. Bu, bir aktör için sanatsal tatminden ne kadar uzak bir deneyim olduğunun acı bir özeti.
Benzer bir hayal kırıklığını, Black Widow’da rol alan usta aktör Ray Winstone da dile getiriyor. Winstone, filmi bitirip evine döndükten sonra, tüm sahnelerini yeniden çekmesi için geri çağrıldığını ve bu durum karşısında o kadar sinirlendiğini anlatıyor ki, yapımcılardan rolü başka birine vermelerini istemiş. Sözleşmesi nedeniyle bunu yapamayan aktör, ayrıca sektördeki yeni bir trende de isyan ediyor: “Bir yönetmenle aynı odada oturup sadece rolü okumakla kalmayıp, birbirinizle konuşarak anlaşmanız gerekir. Bu iletişim olmadan işe başlamak çok tehlikeli.”
Bu şikayetler, Bill Skarsgård’ın Eternals’taki CGI karakteri Kro’yu seslendirme deneyimini “tuhaf” olarak tanımlamasıyla da birleşiyor. Skarsgård da, kendisine sadece bir karakter çizimi verilip, hiçbir bağlam olmadan aniden sete gelip Angelina Jolie ile bir sahne çekmesinin istendiğini anlatmıştı.
“Daha Az Zamanda, Daha Ucuza”: Efekt Sanatçılarının İsyanı
Aktörlerin bu “yalnızlaşma” hissi, aslında madalyonun sadece bir yüzü. Diğer yüzünde ise, o devasa CGI dünyalarını yaratan ama giderek daha fazla tükenen görsel efekt (VFX) sanatçıları var. Yıllardır Marvel’ın sürdürülemez çalışma koşulları hakkında konuşan sektör çalışanları, sorunu tek bir cümlede özetliyor: Stüdyo, “daha az zamanda, daha az paraya, daha fazlasını” istiyor. Bu imkansız denklem, hem sanatçıların tükenmesine hem de Black Panther gibi bazı filmlerde gördüğümüz gibi, aceleye getirilmiş ve kalitesiz CGI sahnelerinin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Marvel Dersini Aldı mı? Umut Veren Gelişmeler
Tüm bu eleştirilerin ardından ortaya çıkan tablo, hem oyuncuların hem de teknik ekibin yorulduğu, aceleci ve ruhsuz bir üretim bandı gibi görünüyor. Ancak iyi haber şu ki, Marvel Stüdyoları bu sorunun farkında gibi duruyor.
Marvel’ın başkanı Kevin Feige, yakın zamanda MCU’nun “belki de çok fazla genişlediğini” itiraf etti. Disney CEO’su Bob Iger da benzer şekilde, proje sayısındaki patlamanın “odağı ve dikkati dağıttığını” kabul etmişti. En umut verici gelişme ise, Thunderbolts* filminin yıldızlarından Sebastian Stan’den geldi. Stan, yeni filmde Marvel’ın CGI yerine daha fazla pratik efekt kullanma kararını överek, “İzleyiciler artık akıllı, neyin gerçek neyin sahte olduğunu anlıyorlar” dedi.
Görünen o ki Marvel, sadece izleyicinin değil, aynı zamanda evrenini hayata geçiren sanatçıların da güvenini yeniden kazanmak için üretim hızını yavaşlatıp kaliteye odaklanma yoluna gidiyor. Bu, hem filmlerin kalitesi hem de sektörün sağlığı için atılmış en doğru adım olabilir.
