Fantastik dünya, büyünün, ejderhaların ve epik maceraların diyarıdır. Ama her tür gibi onun da kendine ait klişeleri, yani ezberleri vardır: Dünyayı kurtarmak için seçilmiş o soylu kahraman, ona yol gösteren yaşlı ve bilge büyücü, kan emen şeytani vampir… Ancak bazen, bu kalıpların dışına çıkan, beklentileri altüst eden ve “Böyle de olabiliyormuş” dedirten karakterler ortaya çıkar. Onlar, sadece kendi hikayelerini unutulmaz kılmakla kalmaz, aynı zamanda tüm türün kurallarını yeniden yazarlar.
İşte karşınızda, o ezberi bozan ve fantastik dizi türünü sonsuza dek değiştiren 10 ikonik karakter.
1. Daenerys Targaryen (Game of Thrones): “Seçilmiş Kişi” Klişesini Yıkan Kraliçe
Yıllarca onun bir köle pazarından çıkıp ejderhaların annesine dönüşünü, Zincirkıran olmasını ve Demir Taht’a yürümesini izledik. O, “seçilmiş kişi” tanımının tüm kutucuklarını işaretliyordu. Ama Game of Thrones, son sezonda acımasız bir hamleyle tüm bu beklentiyi yerle bir etti. Daenerys, bir kurtarıcı değil, babasından bile daha tehlikeli bir tiran oldu. Bu yıkıcı final, “seçilmiş kişi” mitinin ne kadar tehlikeli olabileceğini göstererek milyonların kalbini kırdı ama televizyon tarihini de sonsuza dek değiştirdi.

2. Colin Robinson (What We Do in the Shadows): Ofisteki Enerji Vampiri
Vampirler kan emer, değil mi? Colin Robinson hariç. O, kan yerine insanların yaşam enerjisini emerek hayatta kalıyor. Nasıl mı? Sıkıcı ve sinir bozucu olarak. Hepimizin iş yerinde veya arkadaş ortamında karşılaştığı o “enerji emen” insanların ete kemiğe bürünmüş hali olan Colin, vampir mitolojisine atılmış en komik ve en modern tokattır. O, fantastik bir canavarı, son derece gerçek bir kabusa dönüştürdü.

3. Merlin (Merlin): Genç ve Sakar Büyücü
Fantastik dünyada bilge büyücüler hep yaşlı, sakallı ve gizemli olur (bkz. Gandalf, Dumbledore). BBC’nin Merlin’i ise bu klişeyi tamamen yıktı. Kral Arthur’a akıl hocalığı yapan Merlin, ondan daha yaşlı bir bilge değil, onunla birlikte büyüyen, güçlerini saklamaya çalışan genç ve sakar bir adamdı. Bu tercih, hikayeyi bir “büyüme hikayesi” ile birleştirerek türe taze bir soluk getirdi.

4. Damon Salvatore (The Vampire Diaries): Kötü Çocuğu Zirveye Taşıyan Vampir
Damon Salvatore, “kötü çocuk” arketipini popülerleştiren ve bir tür salgın başlatan karakterdir. Başta acımasız bir kötü adamken, zamanla gösterdiği kırılganlık ve kahramanlık anlarıyla, dizinin asıl “iyi çocuğu” olan kardeşi Stefan’ı gölgede bıraktı. Elena’nın kalbini kazanmasıyla, “esas kız her zaman iyi olanı seçer” kuralını yıktı ve kendisinden sonra gelen sayısız “anlaşılması zor kötü adam” karakterine kapıyı araladı.

5. Tyrion Lannister (Game of Thrones): Aklıyla Dövüşen Dev
Fantastik dünyada cüce karakterler genellikle komedi unsuru olarak kullanılır. Tyrion ise bu basmakalıp yargıyı zekasıyla, bilgeliğiyle ve dilinin keskinliğiyle paramparça etti. Ejderhaların ve büyünün olduğu bir dünyada, onun en büyük gücü aklıydı. Ne tam bir kahraman ne de tam bir kötü adam olan bu karmaşık karakter, türün ahlaki olarak gri ve derin karakterler yaratma potansiyelini gözler önüne serdi.

6. Wanda Maximoff (WandaVision): Süper Kahraman Yas Tutarsa
Wanda, her zaman güçlü bir Avenger’dı. Ama WandaVision’da onu bir süper kahraman olarak değil, hayatının aşkını kaybetmenin acısıyla başa çıkmaya çalışan bir insan olarak izledik. Dizi, Wanda’nın bu travmayla başa çıkmak için kendine yarattığı sitcom evrenini anlatarak, fantastik bir hikayeyi yas, travma ve kaçış gibi son derece gerçek temeller üzerine kurdu. Bu, bir “kötüye dönüşüm” hikayesini, empati kurulabilir bir terapi seansına çeviren devrimci bir adımdı.

7. Rumpelstiltskin (Once Upon a Time): Tek Boyutlu Kötünün Yükselişi
Grimm Masalları’nın o sevimsiz, hilekar cücesi Rumpelstiltskin, Once Upon a Time’da dizinin en karmaşık, en trajik ve en sevilen karakterlerinden birine dönüştü. Oğluyla yeniden bir araya gelme arzusuyla hareket eden bu karakterin iyi ile kötü arasındaki çizgide sürekli gidip gelmesi, masal uyarlamalarında yan karakterlerin ne kadar derinleştirilebileceğini gösteren bir ders niteliğindeydi.

8. Eddie Munson (Stranger Things): Tek Sezonluk Efsane
Fantastik dizilerde yan karakterlerin ölmesi sıradandır. Ama Eddie Munson’ın ölümü, bir yan karakterin ne kadar büyük bir etki yaratabileceğinin kanıtı oldu. D&D oynayan, metal müzik dinleyen bu “uyumsuz” karakter, tek bir sezonda o kadar çok sevildi ki, ölümü sosyal medyada bir isyana dönüştü. Eddie, “küçük rol yoktur” sözünün yaşayan (ya da ölen) kanıtı oldu.

9. Wednesday Addams (Wednesday): Uyumsuzluğun Kraliçesi
Wednesday, dışlanmış kahraman klişesini aldı ve onu baştan yazdı. O, zorbalığa uğrayan ve ortama uyum sağlamaya çalışan bir karakter değil. O, tuhaflığını bir zırh gibi giyen, bundan gurur duyan ve kimse için değişmeyen biri. Jenna Ortega’nın ikonik performansı, Wednesday’i, kendini yumuşatmak zorunda hissetmeyen, özgünlüğünü bir süper güç olarak kullanan yeni nesil bir kahramana dönüştürdü.

10. Castiel (Supernatural): İnsanlaşan Melek
Melekler, genellikle ya ulaşılamaz derecede kutsal ya da yoldan çıkmış şeytani varlıklar olarak tasvir edilir. Supernatural’ın Castiel’i ise bu iki kategoriye de girmedi. O, cennetin emirlerini sorgulayan, hata yapan, ölen, dirilen, aşık olan, güçlerini kaybeden ve insanlığı anlamaya çalışan bir melekti. Castiel, meleksi varlıklara daha önce hiç görülmemiş bir kırılganlık ve insaniyet katarak ekrandaki melek tanımını sonsuza dek değiştirdi.

