Sinema dünyası, en aristokrat, en buz gibi bakışlı ve en karizmatik “kötü adamlarından” birini kaybetti. Superman’in karşısına General Zod olarak dikilerek bir neslin hafızasına kazınan, sofistike ve tehlikeli karakterlerin usta yorumcusu İngiliz aktör Terence Stamp, 17 Ağustos Pazar günü 87 yaşında hayata veda etti. Altın Küre’den Cannes’a uzanan ödüllerle dolu kariyerinde 70’ten fazla filme imza atan bu efsanevi ismin ardından, geriye unutulmaz performanslarla dolu bir miras kaldı.
Biz de Film Kafası olarak, bu büyük ustayı anmanın en iyi yolunun, onun perdede devleştiği anları yeniden hatırlamak olduğuna inanıyoruz. İşte Terence Stamp’in o eşsiz yeteneğine ve karizmasına tanıklık etmeniz için mutlaka izlenmesi gereken 10 filmi.
1. Superman II (1980)
Her büyük kahramanın, unutulmaz bir “kötü”ye ihtiyacı vardır. Terence Stamp’in General Zod’u, Christopher Reeve’in Superman’i için tam olarak buydu. Phantom Zone’dan kaçıp dünyaya hükmetmeye gelen bu Kriptonlu komutan, Stamp’in buz gibi bakışları ve küçümseyici tavırlarıyla, modern süper kahraman filmlerindeki “kötü adam” tanımını adeta yeniden yazdı. Onun “Diz çök önümde, Zod!” repliği, sinema tarihinin en ikonik anlarındandır.

2. Wall Street (1987)
80’lerin “para, para, para” diyen hırs dolu dünyasına bir ayna tutan bu Oliver Stone klasiğinde Stamp, Michael Douglas’ın canlandırdığı Gordon Gekko’nun karşısına rakip bir İngiliz yatırımcı olan Sir Wildman olarak çıkar. Rolü küçük olsa da, Stamp’in ekranda belirdiği her an, o acımasız finans dünyasının tehlikeli ve sofistike yüzünü kusursuzca yansıtır.

3. The Limey (İngiliz Limon) (1999)
Steven Soderbergh’in zamanla oynamayı seven, parçalı anlatım tekniğiyle çektiği bu stil sahibi intikam filminde Stamp, başrolde adeta döktürür. Kızının şüpheli ölümünü araştırmak için Los Angeles’a gelen Wilson adında sert bir İngiliz suçluyu canlandırır. Stamp’in yorgun ama bir o kadar da tehlikeli karakter portresi, filmin her anına sinen o gergin ve melankolik havayı tek başına sırtlar.

4. Billy Budd (1962)
Stamp’in sinemaya adım attığı ve doğrudan Oscar adaylığı kazandığı bu ilk filmi, onun ne kadar büyük bir yetenek olduğunun ilk kanıtıdır. Napolyon Savaşları sırasında bir İngiliz gemisindeki saf ve iyi kalpli denizci Billy Budd’ı canlandırır. Güzelliği ve naifliğiyle herkesin sevgisini kazanan Budd’ın, geminin kötü niyetli subayıyla yaşadığı trajik olay, Stamp’in masumiyeti ve çaresizliği canlandırmadaki ustalığını gözler önüne serer.

5. Star Wars: Episode I – The Phantom Menace (Yıldız Savaşları: Bölüm I – Gizli Tehlike) (1999)
Galaktik Cumhuriyet’in Yüce Şansölyesi Finis Valorum rolüyle Star Wars evrenine de adımını atmıştır. Rolü kısa olmasına rağmen, Stamp’in o aristokrat duruşu ve tok sesi, galaksinin siyasi entrikalarla dolu atmosferine büyük bir ağırlık katmıştır. Küçük bir rolde bile nasıl devleşileceğinin dersidir.

6. The Collector (Koleksiyoncu) (1965)
Sinema tarihinin en rahatsız edici psikolojik gerilimlerinden birinde Stamp, takıntılı bir aşık olan Freddie karakteriyle tüyler ürpertir. Kaçırdığı sanat öğrencisi bir kadını, kendisine aşık olana dek bir mahzende tutan bu karakter, Stamp’in sadece karizmatik kötüleri değil, aynı zamanda ne kadar tekinsiz ve psikopat karakterleri de ne denli başarıyla canlandırdığının kanıtıdır. Cannes’da bu rolüyle En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazanmıştır.

7. Get Smart (Akıllı Ol) (2008)
Usta bir aktörün kendini ne kadar ciddiye almadan da harikalar yaratabileceğinin kanıtı. Steve Carell ve Anne Hathaway’in başrollerde olduğu bu absürt casus komedisinde, dünyayı tehdit eden terörist Siegfried rolündedir. Film ne kadar komik ve saçma olursa olsun, Stamp’in o ciddi ve tehditkar duruşu, filmin komedisini daha da etkili kılan bir tezatlık yaratır.

8. Teorema (Teorem) (1968)
İtalyan sinemasının en tartışmalı yönetmenlerinden Pier Paolo Pasolini’nin bu kült filminde Stamp, bir ailenin evine gelen ve baştan çıkarıcı güzelliğiyle evdeki herkesi (anneyi, babayı, oğlu, kızı ve hizmetçiyi) tek tek baştan çıkaran gizemli bir yabancıyı canlandırır. Tek bir kelime etmediği bu rolde, sadece varlığı ve bakışlarıyla yarattığı etki, oyunculuk dersi niteliğindedir.

9. Last Night in Soho (Dün Gece Soho’da) (2021)
Edgar Wright’ın bu stil sahibi psikolojik korku filminde, Stamp’in kariyerinin son dönemlerindeki en akılda kalıcı performanslarından birini izleriz. 60’ların Londra’sının gizemli ve tehlikeli atmosferinde kilit bir rol oynayan gizemli, yaşlı bir adamı canlandırır. Bu filmin, onun son rollerinden biri olması, filme daha da hüzünlü bir anlam katar.

10. The Hit (Vur emri) (1984)
Eski gangster arkadaşlarını ele veren ve İspanya’da saklanan bir muhbiri canlandırdığı bu İngiliz suç filminde, Stamp yine sakin, soğukkanlı ve kaderine razı bir karakter portresi çizer. Onu öldürmeye gelen iki tetikçiyle birlikte çıktığı yolculuk, psikolojik bir kedi-fare oyununa dönüşür. Stamp’in canlandırdığı karakterin ölüme giderkenki metaneti ve zekası, filmi unutulmaz kılan en önemli unsurdur.

