İçinde bulunduğumuz bu artan fanatizm çağında, faşizmin yükselişini ve Nuremberg mahkemelerini konu alan bir filmin, birkaç yıl öncesine göre çok daha farklı, çok daha sarsıcı bir etkisi oluyor. Yönetmen James Vanderbilt’in Toronto Film Festivali’nde prömiyerini yapan yeni filmi Nuremberg, tam da bu etkiyi yaratan, son derece sürükleyici ve yılın en iyi filmlerinden biri.
Sadece Bir Dava Değil, Tarihin Kendisi Yargılanıyor
Film, II. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında, yakalanan Nazi komuta kademesinin yargılandığı ilk ve en önemli Nuremberg davasının perde arkasına odaklanıyor. O dönemde, Hermann Göring gibi bir adamın, sadece “ülkesine hizmet ettiğini” söyleyerek kendini başarılı bir şekilde savunabilmesi gibi gerçek bir tehdit vardı. Müttefiklerin görevi, sadece bu adamları cezalandırmak değil, aynı zamanda işledikleri insanlık suçlarını tüm dünyaya kanıtlayarak, gelecekte şehit olarak görülmelerini ve yeni bir Reich’ın doğmasını engellemekti. Film, davanın bu tarih değiştiren önemini ve omuzlarındaki o devasa yükü mükemmel bir şekilde seyirciye aktarıyor.
Kötülüğün Zeki ve Güler Yüzlü Hali: Hermann Göring
Filmin asıl gücü, inanılmaz oyuncu kadrosundan ve özellikle de Russell Crowe’un performansından geliyor. Crowe, Hitler’in sağ kolu Hermann Göring rolünde, kariyerinin en iyi ve en unutulmaz performanslarından birine imza atıyor. Onun canlandırdığı Göring, basmakalıp bir canavar değil; aksine zeki, esprili, ailesine düşkün ve son derece ikna edici, karizmatik bir manipülatör. Crowe, kötülüğün o “sıradan” ve “insani” maskesinin ardındaki dehşeti o kadar ustaca canlandırıyor ki, izlerken kanınız donuyor.
Analist Analiz Edilirken: Kelley ve Göring’in Zihin Oyunu
Filmin merkezinde, Göring ve diğer Nazilerin psikolojik profillerini çıkarmakla görevlendirilen Amerikalı psikiyatr Douglas Kelley (Rami Malek) ile Göring arasındaki zihin oyunu yer alıyor. Rami Malek, başlangıçta kibirli ve bu davadan kendine bir kitap çıkarma hevesinde olan Kelley’nin, Göring’in zekası ve manipülasyonları karşısında nasıl yavaş yavaş çözüldüğünü ve hatta ona karşı şok edici bir sempati duymaya başladığını harika bir şekilde canlandırıyor. İkilinin sahneleri, adeta bir psikolojik satranç maçı gibi.
Michael Shannon, davayı yöneten savcı Robert H. Jackson rolünde her zamanki gibi güçlüyken, asıl parlayan yan rollerden biri, ikincil danışman David Maxwell Fyfe’ı canlandıran Richard E. Grant oluyor. Grant, karizması eksik ama zekasıyla Göring’i alt edebilecek tek kişi olabileceğini hissettiren performansıyla her sahneyi çalıyor.
İki buçuk saati aşan süresine rağmen bir an bile temposu düşmeyen Nuremberg, sadece bir tarihi film değil. Fanatizmin her türlüsüne ve onun kaçınılmaz olarak nefrete ve ölüme yol açtığına dair zamanlı bir uyarı. Yılın en iyi ve en önemli filmlerinden biri.
Artıları & Eksileri
Artıları (+):
- Russell Crowe’dan kariyerinin zirvelerinden biri olan, unutulmaz ve tüyler ürpertici bir performans.
- Rami Malek ile aralarındaki gerilim dolu psikolojik düello.
- Tarihi önemi ve günümüz dünyasıyla kurduğu sarsıcı paralellikler.
- Sürükleyici temposu ve güçlü senaryosu.
- Michael Shannon ve Richard E. Grant’ten harika yan rol performansları.
Eksileri (-):
- Geleneksel ve “yenilikçi olmayan” bir yönetmenlik tarzı, filmin tek küçük zayıflığı olabilir.
